Menü

13 Mart 2012 Salı

Dünyanın En Güçlü Kadınları !!!

Eskilerin LGBT'si şimdi olmuş LGBTIQ. Hatta buna daha farklı harf kombinasyonları getirenler de olmuş. Bence en iyisi LGBTIQABCDEFG... diye birşey olsun nasılsa ilerde bu gruba katılacak birileri de bulunur yani sonradan harf üretmeye gerek kalmasın amaç o! Merak edenler için I interseks yani hermafrodit bireyleri Q ise "queer" yani kendini herhangi bir gruba dahil etmeyen ya da LGBT kişiler yararına çalışan ve onları destekleyen bireyleri temsil ediyor. Kısacası grup olalım grup mentalitesi işte... Vardır ya bizde "duyduk geldik", "bu aralar ne moda yaaa" şeklinde falan... Şahsen ben mutluyum tabi ne kadar insan o kadar ses, o kadar etki... Neyse bu yazıda transeksüellere yer vermek istedim çünkü birkaç gün önce konu üzerine hazırlanmış Proudly Trans in Turkey - Trans Onurlu ve Türkiyeli isimli inanılmaz güzel bir video serisi izledim. Videoları yazının altında ya da playlist olarak serinin ismine tıklayarak bulabilirsiniz.

Ah trans ablalarım ah trans abilerim... Ben de bu ülkede gay olmak zor sanıyordum. Evet zor ama bir trans olmak kadar mı ? Hayır. Sebebi ise bunu bir şekilde saklayabilecek ekipmana sahip olmamız. O ekipman doğduğumuz vücudun bize verdiği cinsel kimlik. Yani gayseniz hala bir erkek lezbiyenseniz hala bir kadınsızdır. Halbuki transeksüellerde iş bambaşka. Bazısı penisinden vajinasından rahatsız, bazısı kılından göğsünden... Ve bunu saklamaları artık bir yetişkin olduklarında imkansız hale geliyor. Trajik olan ise bunu saklamak zorunda olmaları. Videolarda cinsel kimliklerini dışa vurabilecek kadar cesur kişiler bize bunun bedelini anlatıyor. Onlar anlattıkça siz daha da yerin dibine batıyorsunuz çünkü belki siz binlerce trans arkadaşı olan biri olabilirsiniz ama sizin türünüz o insanları birer birer avlıyor günümüzde. "Avlamak" çok korkunç bir kelime fakat onlar da aynen bu şekilde ifade ediyorlar. İnsan olmaktan utanıyorsunuz onlar anlattıkça. Neden bu insanlar bu kadar acı çekiyor ve neden bu kadar mutsuz yaşatılıyorlar diye.

Transeksüellik bir cinsel kimlik bozukluğu olarak adlandırılıyor tıp lügatında. Aynı lügat bundan çok eski değil eşcinselliği de aynı şekilde bir hastalık olarak kategorilendiriyordu. Fakat sonradan nasıl olduysa bir aydınlanma bir vahiy pıt eşcinselliğin bir yönelim olduğu anlaşıldı. Bu değişmeseydi bile önemli olan tek birşey var : İnsan kendini nasıl mutlu hissediyorsa öyle yaşamalı bir başkasına zarar vermediği sürece. Bir transeksüelin kime ne zararı var ? Çocuğunuz yolda görünce kafası mı karışıyor? O zaman oturun anlatın dünyanın tek tip insanlardan oluşmadığını ve çeşitliliğin en güzel şey olduğunu. Seks işçilikleri mi sizi iğrendiriyor? Emin olun hiçbir insan (çok azgın olup zevk için yapabilecek libidoya sahipler hariç) para kazanmak için kokuşmuş adamlara kendini satmak istemez. Hangi işveren bir travesti ya da transeksüele hiçbir ayrım gözetmeden iş veriyor günümüzde? Transeksüelsiniz diye bu sistemin bir parçası olmaktan çıkmıyorsunuz. Transeksüelsiniz diye hop birileri size yemek vermiyor ya da hastalandığınızda tüm masraflarınızı karşılayan bir sigorta vermiyor size kimse. Hala bir insansınız ve bu dünyada var olmak için para kazanmak zorundasınız.

Videolardaki en trajik ve iç burkan olay ise transeksüel olduklarını ailelerine söyledikten sonra bazılarının aileleri onları eve bağlıyor ve hatta öldürmeye bile karar veriyor. Yani orda size hikayesini anlatan insan belki sadece şanslı olduğu için bunu anlatabiliyor. Daha birçoğu belki de öldürülüyor ve hiçbirimizin haberi bile olmuyor.

Özetle trans cinayetleri, trans nefreti ve trans korkusu sadece trans bireyleri değil hepimizi etkiliyor ve bu sorun hepimizin sorunu. Hergün dışarı çıkmadan önce evinize son birkez bakıp "acaba bu gece eve dönebilecek miyim?" diye kendinize sorduğunuz bir an gelirse işte o zaman siz de bir transın ne hissettiğini anlamış olursunuz. Lütfen videoların her birini izleyin. Ben 2-3 sefer izledim çünkü hayatımda gördüğüm en tatlı en samimi insanlar. Yaşadıkları inanılmaz trajik olsa da onlar da bunu nefretin ve bu korkunun aslında ne kadar saçma ve komik olduğunun farkında. O yüzden hem gülüyorsunuz onlarla beraber hem de içiniz ağlıyor. Son olarak bu seriyi hazırlayan Amnesty Türkiye'ye inanılmaz teşekkürler!












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder